Cumhurbaşkanı Reep Tayyip Erdoğan, Asya’da İşbirliği ve İtimat Artırıcı Tedbirler Konferansı’na katılmak üzere gittiği Kazakistan dönüşü iktidara yakın basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Eski Barolar Birliği Lideri Metin Feyzioğlu’nun Lefkoşa Büyükelçiliği’ne atanmasıyla ilgili konuşan Erdoğan, “Metin Beyefendi bir kez âlâ bir hukukçu. Güzel bir hukukçu olmanın yanında bilhassa memleketler arası hukuk alanında ve Kıbrıs sıkıntısında baro lideriyken bizimle pek hoş çalışmaları oldu. Kendisine bu teklifi yaptığımda o da ‘bunun için çok müteşekkir olurum’ dedi” tabirlerini kullandı.
‘ROZETİNİ ŞAHSEN TAKACAĞIM’
Önce CHP milletvekili daha sonra Memleket Partisi milletvekili olan Mehmet Ali Çelebi’nin AK Parti’ye geçmesiyle ilgili soruya cevap veren Erdoğan, “Mehmet Ali Beyefendi kendisi de açıklama yaptı. İnşallah Çarşamba günü küme toplantısında da rozetini şahsen takacağım. Ve böylelikle şu anda resmen AK Parti’ye girmiş olsa da o gün küme toplantısında herkesin huzurunda rozetini takarak çok daha farklı bir manada o ruhu istiyorum ki kümemiz da yaşasın” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorulan sorular ve Erdoğan’ın yanıtları şöyle oldu:
“Rusya Devlet Lideri Putin ile bir görüşmeniz oldu. Putin, “Avrupa için Türkiye’de büyük bir gaz merkezi kurulabilir’ dedi. “Gaz tedarikinde Türkiye, Avrupa Birliği (AB) için çok kıymetli bir güzergah” açıklamasında bulundu. Gazprom yöneticilerinden de kimi açıklamalar geldi, “gaz ticaret merkezi Türkiye ile AB sonu olabilir, oraya kurulabilir.” dediler. Türkiye’nin bu türlü bir projeye bakışı nasıl olur? Kimi uzmanlar projenin “barış vanası” olabileceğine dair görüşler belirtmeye başladılar. Ukrayna’daki bu çatışmaların sona ermesinde ve daha istikrarlı bir bölge siyaseti inşa edilmesine bu türlü bir şeyin katkısı olabilir mi? Bir de son devirde Putin, Türk Akımı’nın güvenliğiyle ilgili kaygılarını lisana getiriyor. Sahiden bu türlü bir kaygı var mı, Türkiye’nin tedbirleri neler?
İfade edildiği formuyla, bu türlü bir dağıtım merkezi için, bu iş için natürel ki Trakya en kıymetli yer olarak görülüyor. Biz başta Güç ve Alışılmış Kaynaklar Bakanlığımıza ve Rusya tarafında ilgili kuruma müşterek bir çalışma yapmaları talimatını Sayın Putin ile birlikte verdik. Orada bu çalışmayı yapacaklar. En uygun yer neresiyse bu dağıtım merkezini orada inşallah kurmuş olacağız. Bizim ulusal manada bir dağıtım merkezimiz var lakin natürel artık bu memleketler arası bir dağıtım merkezi olacak. Bu mevzuyla ilgili Güç ve Doğal Kaynaklar Bakanlığımız ile Rusya tarafı çalışmayı yapıp bize sunacaklar ve ondan sonra da adımı atmış olacağız. Burada bekleme diye bir şey yok. Kararı bugün çabucak hızla Güç ve Alışılmış Kaynaklar Bakanımıza verdik. Tıpkı biçimde birebir anda Rusya’dan (Gazprom Başkanı) Miller de bu toplantıdaydı, o da talimatı aldı. Artık arkadaşlarımız birbirleriyle görüşmek suretiyle çalışmaya başlayacaklar. Güvenlik noktasında biz her türlü adımı atarken natürel ki burada da güvenlik neyi gerektiriyorsa bu güvenlik ağımızı da hızla kuruyor ve ona nazaran çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
‘HASSASİYETİ KORUYARAK ÇALIŞMALARIMIZI DEVAM ETTİRECEĞİZ’
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın devamını daha çok ABD ve İngiltere’nin istediği, Kıta Avrupası’nın bundan biraz ziyanlı çıktığı görülüyor. Sayın Putin ile yaptığınız son görüşmeden sonra Kremlin, “Henüz Rusya-Ukrayna Savaşı ile ilgili Türkiye hala barış noktasında merkezi ehemmiyette bir ülke, öbür imkan yok üzere görünüyor.” dedi. Bu mevzuda bir gelişme olacak mı?
Aramızda yaptığımız görüşmede bu kanaat aslında gücünü koruyor. Yani Türkiye’nin arabuluculuğu konusunda Rusya’nın da öbür birtakım ülkelerin de Türkiye’ye olan itimatları motamot devam ediyor. Bu bahisle ilgili, Kerç Köprüsü ile ilgili hassasiyetleri de yeniden kendisiyle paylaştık. O da bize birtakım teknik bilgileri de verdi ve bu hususta biz birebir hassasiyeti koruyarak çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Türkiye’ye olan itimadın devam etmesi de bizi ayrıyeten memnun etti.
Burada barış için değerli adımlar atıyorsunuz fakat bir müddettir Ege’de kimi şeyler yaşanıyor. Dedeağaç’tan başlayarak Midilli üzerinde, Ege Adaları üzerinde ABD takviyeli silahlandırmalar kamuoyunu meşgul ediyor. Bu mevzudaki yorumunuz nedir?
Tabii bu hususta ikazlarımızı yapıyoruz. Amerika’yla da bu hususla ilgili olarak Ulusal Savunma Bakanlığımız muhatabıyla görüşüyor. Hatta şu anda NATO Savunma Bakanları Toplantısı vardı. Bakanımız da bu toplantılarda muhataplarıyla bu hususları etraflıca görüşme fırsatını buldu. Sonucunu dönünce Hulusi Paşa’yla görüşeceğiz. Dedeağaç’ta yahut farklı adalarda yapılanları elbette görüyoruz. Biz zırhımızı kuşandıktan sonra önlemlerimizi aldıktan sonra bize bunlar hiç ürküntü vermez. Önlemimiz var, her şeyimiz hazır. Münasebetiyle da adımlarımızı buna nazaran atıyoruz. O düşünsün.
‘BU İŞİN TARİHİ OLMAZ. BİR GECE APANSIZ GELEBİLİRİZ’
Sabrımızın taştığı hudut var mı?
Bu işin tarihi olmaz. Bir gece apansız gelebiliriz o farklı. Tarihi kayda girecek. Lakin burada tarih verilmez. Nerede, ne olacağı, ne vakit olacağı konuşulur mu?
ABD ile F16 sürecinde bir ön şart vardı. O ön şartın kaldırıldığını duyurdular. Yaklaşık bir yıl oldu bu süreç. Onunla birlikte bugünkü görüşmeyle ilgili, Putin ile yaptığınız görüşmede Ukrayna-Rusya çatışmasının gündeme gelip gelmemesiyle alakalı Kremlin’in açıklaması olmuştu. Değerlendirmenizi merak ediyorum?
Özellikle F16 konusunda bu son atılan adımlar yahut son gelişmeler bir şeylerin değiştiğini gösteriyor. Alışılmış bütün bu adımları birebir anda Rusya da takip ediyor. Ne oluyor, ne gidiyor? Artık bize düşen de alışılmış burada ilgili arkadaşlar gerek Dışişleri Bakanımız, gerek Ulusal Savunma Bakanımız gerekse bunun dışında bizim başkanlarla yaptığımız görüşmelerde bunları konuşuyoruz, paylaşıyoruz, Hatta hatta son Birleşmiş Milletler Genel Konseyi’ne gittiğimizde orada natürel Amerikalı senatörlerle de görüşmeler yaptım. Onlarla da bu mevzuları görüştüm. Yani az evvel söylediğim tabirle bunu bütünleştiriyorum; bunların hepsi önlem paketinin içerisinde yer alan mevzulardır. Bunları da orada Cumhuriyetçi, Demokrat senatörlerle görüştük. Hatta Efkan Beyefendi ve arkadaşlarımızı orada bıraktık. Onlar orada yaklaşık bir hafta daha kaldılar. Onlar da Kongre üyeleriyle görüşmeler yaptılar. Bu görüşmelerle de ortadaki münasebetleri sıcak tuttuk, sıcak tutuyoruz, tutmaya da devam edeceğiz.
Ermenistan Başbakan’ı Paşinyan ile Prag’da görüştünüz, baş başa bir görüşme oldu. Hala Zengezur Koridoru ile ilgili meselelerin olduğunu biliyoruz. Prag’daki görüşmeden sonra Paşinyan’ın kendi ülkesinde kamuoyunu bu bahiste ikna edebileceğini düşünüyor musunuz? İkincisi orada Zengezur Koridoru ile ilgili bir görüşme oldu mu?
Şimdi orada bir dar kapsamlı görüşme yaptık. O dar kapsamlıda Paşinyan, birebir vakitte İlham Beyefendi ve Macaristan Başbakanı Orban da vardı. Ondan sonra bir de olağan heyetler ortası yaptık ve bu bahisleri doğal ki görüştük. Lakin Zengezur Koridoru ile ilgili olarak ben rastgele bir meşakkat görmüyorum.
Dün yapmış olduğunuz ortak basın açıklamasında ‘Kazakistan’la Orta Koridor’un geliştirilmesi için çalışmayı sürdüreceğiz’ tabirlerini kullandınız. Mesken sahibi mevkidaşınız Tokayev ise ‘Taşımacılık ve transit alanında orta koridorun geliştirmesi büyük ehemmiyet arz etmektedir” açıklamasında bulundu. Türkiye pozisyonu itibariyle çok değerli bir noktada. Marmaray üzere Asya ve Avrupa yakasını birleştiren tüm projeler aslında bu büyük adımın da bir kesimi. Burada akıllara Kanal İstanbul projesi de geliyor. Kanal İstanbul projesinin Orta Koridor’a muhtemel katkısı üzerine görüşmeleriniz oldu mu ya da projenin bir modülü olacağı düşünülebilir mi? Yakın periyotta Orta Koridorla ilgili hangi adımların atılmasını öngörüyorsunuz?”
Şu anda dünyadaki ticaret hacmi 12 milyar ton. 2030’a geldiğimizde bu 25 milyar tona çıkacak. Ticaret hacminin hareketliliğinin yüzde 90’a yakını denizden sağlanıyor. Sonuçta bugün İstanbul Boğazı’ndaki düşünceler muhakkak. Önümüzdeki yıllarda bu çok daha artacak. Ayrıyeten bizim doğu-batı aksında Orta Koridor’daki gayelerimiz var. Kuzey Koridor’da yaşanan problemlerden ötürü Orta Koridor’a büyük bir yük binecek. Bunların hepsi düşünüldüğünde, bilhassa kuzey-güney aksında Kanal İstanbul olmazsa olmaz. Önümüzdeki günlerde, yıllarda bu çok çok daha gündemimizde olacak. Bizim de bir taraftan planlamalarımız, fizibilitelerimiz devam ediyor. Dünyanın şu anda en çok odaklandığı bahis çevrecilik. Biz Kanal İstanbul ile çevrecilikte de dünyaya örnek bir ders vereceğiz. Boğaz’da bir kez önemli manada bir etraf tehdidi var. Her an, her şey olabilir. Biz, hiçbir vakit Sarayburnu’ndaki, Selimiye’nin önündeki Independenta yangınını unutmayız. Vakit zaman yalılara bindiren gemileri unutmayız. Lakin artık bizim Kanal İstanbul ile bütün bu meşakkatleri ortadan kaldırmış olacağız. Bugün Bakırköy, Samatya kıyılara baktığınızda günlerce beklemeler, birikmeler var. Bir de Karadeniz’deki birikmeler var. Yarın bunlar çok çok daha artacak. Bir de gemi boyutları çok büyüdü. Yüzde 30’u da tehlikeli unsur taşıyor. Riskin boyutları çok daha arttı. Bundan 10 yıl evvelki 3 tane gemi, şu anda tek gemi oldu. Sayı bir ölçü azaldı lakin risk daha da büyüdü. Gemi sayısı azaldı lakin taşınan yük ölçüsü tam yüzde 40 arttı son 10 senede.
‘EN KIYMETLİ KEDERİMİZ OLAN AİLE KONUSUNU DA YENİDEN BU DÜZENLEMENİN İÇERİSİNE KOYALIM İSTİYORUZ’
Başörtüsüne anayasal zırh çerçevesinde çalışmalar var. Meclis gurubu da çalışıyor. Kaç husus olacak? İçinde aile unsurları olacak mı? Bir de neden Anayasa 24 ve 10 üzerinden ilerleniyor? Öteki taraftan CHP’nin verdiği bir yasa teklifi var. Siz Anayasa teklifi verdiniz. Bu denkleme baktığımız vakit, yasa teklifinin AK Parti’ye, Anayasa teklifinin de CHP’ye muhtaçlığı var. Kemal Bey’in hali ortada. Bununla ilgili ne söyleyeceksiniz?
Burada unsur noktasında, fazla unsur olmasından yana değiliz. Arkadaşlar şu anda çalışmayı sürdürüyor. Efradını cami ağyarını mani biçimde lakin az hususta bunları toparlamayı planladık. Bahis olarak da olayı yalnızca başörtüsü olayı değil, bir de bunun yanına en değerli sıkıntımız olan aile konusunu da tekrar bu düzenlemenin içerisine koyalım istiyoruz. Ve bu çalışmayı da arkadaşlarımız tekrar yürütüyorlar. Bu çalışmayla birlikte de hızla, vakit kaybetmeden çabucak bunu Meclis’e sunmanın uğraşı içerisinde olacağız. Biz döndükten sonra arkadaşlar bize bir sunum yapacaklar. Bu sunumu yaptıktan sonra da fazla gecikmeden çabucak istiyoruz ki bunu Meclis’e sunalım.
‘SANA ALTILI MASA BİLE DAYANAK VERMİYOR’
Aile hususu de çok tartışılıyor. İçeriğe ait bizimle paylaşabileceğiniz bir şey var mı?
Bizim sunduğumuz her unsur tartışılır. Esasen tartışılmazsa demek ki bir iş yapmıyoruz. Tartışılacak ki bir iş yaptığımız ortaya çıksın. Zira bunlar hayati. Yoksa Türkiye’nin gündeminde başörtüsü diye bir bahis mu vardı? Yanımda başörtülü var. Bu türlü bir keder var mı? Kimse sana niçin takıyorsun dedi mi? Bunların hepsi aşıldı, geçti. Lakin gündemde bu türlü bir şey yokken bayram değil, seyran değil sıkıntısı. Bu türlü bir noktaya geldi iş. Adamın sıkıntısı de yok aslında. Niçin bunu gündeme getirdi, bunu anlamak da mümkün değil. Şu an itibariyle biz hazırlığımızı yapacağız. Ki yeniden birileri çıkıp vakit zaman ‘başörtüsü’ demesin, ‘aile’ demesin diye gelin artık Anayasa değişikliğini yapalım, adımı ona nazaran atalım. Şayet sahiden güveniyorsanız kendinize, dürüstseniz, samimiyseniz yapalım. Zira yasal bir değişikliğe esasen muhtaçlık yok. Yasal olarak her şey, düzenlemeler de yapılmış esasen var. Fakat burada onların niyeti yalnızca bir şeyleri bulandırmak, güya ‘bak ben savundum lakin dayanak vermedi’ demek… Sana Altılı Masa bile dayanak vermiyor. Türkiye’nin bu türlü bir düzenlemeye gereksinimi yok.
Aile hususu, LGBT’nin muhalefet partileri tarafından siyasallaştırılmasına ön alma üzere bir şey içerecek mi?
Öyleyse demek anlamışlar. Güçlü aile, güçlü milleti oluşturur.
Davetiniz üzerine eski CHP Milletvekili Mehmet Ali Çelebi artık AK Parti vekili oldu. Bundan sonra da çeşitli isimlere davetleriniz olacak mı?
Her şeyden evvel bizim davetimiz her vakit bakidir. Kapı açık. Biz, kapımızı kimseye kapayamayız. Kâfi ki gelenin ulusal ve yerli yanı güçlü olsun. Mehmet Ali Beyefendi kendisi de açıklama yaptı. İnşallah Çarşamba günü küme toplantısında da rozetini şahsen takacağım. Ve böylelikle şu anda resmen AK Parti’ye girmiş olsa da o gün küme toplantısında herkesin huzurunda rozetini takarak çok daha farklı bir manada o ruhu istiyorum ki kümemiz da yaşasın.
‘ÇOK DEĞERLİ İŞLER BAŞARACAĞINA İNANIYORUM’
Bir de KKTC Büyükelçisi olarak tanınmış bir isim, Metin Feyzioğlu’nu atadınız. Feyzioğlu’nu KKTC’ye atamanızda Doğu Akdeniz ve milletlerarası hukuk denkleminde özel bir mana var mı?
Metin Beyefendi bir sefer âlâ bir hukukçu. Düzgün bir hukukçu olmanın yanında bilhassa milletlerarası hukuk alanında ve Kıbrıs sıkıntısında baro lideriyken bizimle pek hoş çalışmaları oldu. Kendisine bu teklifi yaptığımda o da ‘bunun için çok müteşekkir olurum’ dedi. Metin Bey’in bilhassa Kuzey Kıbrıs ve Kıbrıs adasındaki gelişmelere vukufiyeti var. Yalnızca bir büyükelçi değil, tıpkı vakitte akademisyen olarak da orada çok değerli işler başaracağına inanıyorum.
500 bin konut, 250 bin arsa, 50 bin iş yeri kazandıracak olan ‘İlk Konutum Birinci İş Yerim’ kampanyasını başlattınız. Esnafa takviye paketi açıkladınız. Bu kampanyalar çok büyük ilgi gördü. Önümüzdeki periyotta bu kampanyaları yeni muştular izleyecek mi?
Aslında birinci yaptığım açıklamadan sonra bu sürece yönelik yeni açıklama arsa üzerinde oldu. Ne dedik? Yerdeki sayıyı birinci etapta 1 milyon olarak düşünüyoruz. 1 milyon arsa. Bunu da nasıl yapacağız? Kura çekimiyle oradaki dağıtımları yapacağız. Sıkıntımız altyapısı yapılmış emlaka kendi imkanıyla, bankaların vereceği düşük faiz krediyle gelsin benim vatandaşım meskenini oraya kendisi yapsın. Bu, Türkiye’de başka bir sıçramayı getirecek. Bu, taban artı 1 yahut yalnızca taban; bu halde 1 milyon arsayı inşallah vatandaşlarımıza ucuz imkanlarla verme anlayışını getiriyor. Bu hususla ilgili de iki gün evvel bakanımla görüştüm. O da ‘biz bütün hazırlıkları Etraf, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak yaptık, hazırız, her an bununla ilgili adımı atabiliriz’ dedi. Şu an itibariyle inşallah Bakanlığımızın takibinde bu adımı da atacağız.
“Yeni yüzyıl, Türkiye yüzyılı olacak” dediniz. 28 Ekim’de AK Parti’nin seçim stratejisinin birinci adımı olan Seçim Vizyon Belgesi’ni açıklayacaksınız. Bu evrakta neler var?
Her şeyden evvel, savı olmayan müddei olamaz. Evvel savınız olacak ki müddei olasınız. Biz, argüman sahibiyiz, o denli çıktık yola. Pek hoş bir çalışma var. Bu çalışmayı arkadaşlarımız yürütüyorlar. O gün de orada çok farklı bir sunumla inşallah tüm ülkemize hitap edeceğiz.
Asgari fiyat konusunda beklentilerle ilgili farklı sayılar konuşuluyor. Bu mevzuyla ilgili siz neler söylersiniz?
Şu anda bu bahisle ilgili çalışmaları başta Vedat hocamız olmak üzere arkadaşlarımız yapıyorlar. İnşallah bundan evvelkilerden çok daha farklı bir hazırlığın içinde olduğunu biliyorum. Ancak biz, havada uçuşan değil de yere sağlam basan adımları atacağız ki zihinlere uygun yerleşsin.” (HABER MERKEZİ)
